yüreğinizi eline alabilecek bir kedi bu.DEWEY,
Gri bir yavru kedi, 1988 kışının bir Ocak gecesi Amerika’nın ortasında bir kasabada zayıf, aç, patilerinin altı donmuş ve artık yürüyemez halde bir binanın yanındaki kutunun içine sığındı. Termometre -10 dereceyi gösteriyordu. Sabah, binanın sahipleri kitap iade kutusundan gelen ince sesi duydular, kutunun içine büzülmüş bu minik, tüylü sürprizle karşılaşınca hem şaşırdılar, hem sevindiler. Spencer Halk Kütüphanesi’nin çalışanları patileri hala soğuk olan kediyi ısıttılar, yıkayıp temizlediler, karnını doyurdular. Bu ilginin sonucunda kediden yüksek oktavda bir mırıldanma geliyordu. Gri kedi gitmiş yerine harika turuncu bir sarman gelmişti. Kediyi bulan Vicki Myron, onunla gözgöze geldiği an anladı ki, bu kedi tüm hayatını değiştirecekti. Oraya nasıl gelmişti, biri mi o kutunun içine koymuştu, kimse bilmiyordu. Sokaklarında sahipsiz kedi kopek görmeye alışık olmayan Spencer’lılar kütüphanede yaşamasına kara verdikleri kedinin adını Dewey * (tam adı: Dewey Readmore Books) koydular. Başta Dewey’i sır olarak sakladılar. Ama kısa zamanda kedinin hayranları arttı ve kütüphanenin ve daha sonra kasabanın maskotu haline geldi.

Dewey, kütüphaneyi farelerden koruma görevi dışında, gelenleri karşılamaya, kitap raflarının tepelerine tırmanıp uyumaya, kitap okuyanlar okudukları kitaba daldıklarında aniden kucaklarına atlamaya ve kitap arabası ile gezintilere çıkmaya bayılırdı. Paket lastiklerini çiğnemek için delirirdi. Kakasından lastik parçaları çıkınca tüm kütüphanede masaların üzeri toparlandı, kupa içlerine, dosya altlarına saklanmış lastikler bulunup ortadan kaldırıldı, kısacası Dewey düzeni alındı.

Dewey’in en büyük özelliği, en çok kimin ona ihtiyacı varsa onun yanına gitmesini sağlayan altıncı hissiydi. Kitapların arasında dolaşan, kitap okuyanların kucağında oturup onlara şirinlikler yapan kedi sayesinde özellikle çocuklar ve yaşlılar daha ‘okur’ hale geldiler. Çocuklar için yapılan okuma saatlerinde her seferinde başka bir çocuğu seçer ve onun kucağında otururdu. Başta çocuklar Dewey’i kucaklamak için yarıştılar. Yüksek sesten rahatsız olan Dewey kaçınca kütüphane içinde ve kedilere karşı kısık sesli konuşmaları gerektiğini öğrendiler.

Kütüphaneye düzenli gelen engelli öğrenciler sınıfından en engellei olanı gözüne kestirmişti Dewey. 11 yaşındaki kız konuşamıyor, kol ve bacak hareketlerini kontrol edemiyor, başı aşağıda gözleri hep yere bakar durumda tekerlekli sandalyede oturuyordu. Dewey, Crystal geldiğinde sandalyesinin tepsininin üzerine sıçrıyor, bir süre onunla birlikte kalıyordu. Hiç konuşamayan Crystal, Dewey’i görür görmez sesler çıkarmaya çalışıyor, tüm dünya gülüşünü görsün istermiş gibi kafasını kaldırıyor, gözlerinin için parlıyor, sevinç çığlıkları atıyordu. Yıllarca gözlerini yerden kaldırmamış bir kızdı o.
.
PKadrolu Kütüphane Elemanı Dewey’in İş Tanımı:

- Kendisiyle ilgilenen insanların kucaklarına çıkıp mırlayarak stres seviyelerini minimuma indirmek,
- Her sabah 09.00’da kütüphane girişine oturup gelenleri selamlamak,
- Kütüphaneye gelen her kutunun üzerine çıkıp hem güvenlik hem de rahatlık açısından test etmek,
- Yüksek raflara tırmanıp üstteki kitapları tırmalayarak düşürmek. Özellikle de kütüphaneciler en üstteki o kitaba ulaşmaya çalışırken...
- Yuvarlak odada yapılan bütün toplantılara resmi kütüphane elçisi olarak katılmak,
- Müdavimler ders çalışırken veya ihtiyaç kağıtlarını alırken sırt çantalarına ve evrak çantalarına tırmanıp içlerine girmek,
-Spencer Kütüphanesi’nin halkla ilişkilerini ve tanıtımını yapmak. Buna her daim güzel ve temiz olmak, kütüphaneye gelen insanlara gülümsemek, kameralara poz vermek ve tatlı tatlı miyavlamak.

1980’ler Iowa özelikle de Spencer gibi küçük ve çiftçilik ile geçinen kasabalar tarım krizinden en çok etkilenen bölgelerdi. Myron Dewey’in hikayesini anlatırken o dönemin Amerika’sını ve ekonomik krizden etkilenen kasabayı da anlatıyor. Aynı zamanda kendi hayat hikayesini de öğreniyoruz. Alkolik bir koca, başarısız bir evlilik, zor bir annelik, kardeşlerin trajik ölümleri ve bir sürü ciddi sağlık sorunundan sonra üniversiteye giren ve 4 yıllık bir programdan mezun olduktan sonra Spencer Halk Kütüphanesi’ne giren Vicki Myron, kütüphanecilik üzerine master derecesi de alınca kütüphanenin müdürü oluyor. Ergenlik dönemine giren kızıyla arası açık olan Vicki için kütüphane hem iş yeri hem ev gibi. Herkes için karanlık geçen bu dönemde Dewey’in varlığı büyük bir neşe kaynağı oluyor. Dewey, elbette kimseye iş imkanı sağlamıyor ama kütüphanede onu ziyaret edenlerle neredeyse tek tek ilgileniyor. Bu ünü o kadar çok ve hızlı yayılıyor ki, Spencer’ın hatta Iowa’ın dışından sırf onu görmeye gelenler oluyor. Kütüphanenin yıllık 60.000 ziyaretçisi birden 100.000’in üzerine çıkıyor.

19 yılını bir kütüphanede kitapların ve insanların arasında çok sevilerek, dolu dolu yaşamış şanslı bir kediydi Dewey. Şüphesiz ilk ve tek kütüphane kedisi değildi ama özel bir kediydi, birçok insanın dünyasına girdi, kalbine dokundu.

Dewey, 2006 yılında Vicki Myron’un kollarında gözlerini kapadı. Son yılına kadar ciddi bir sağlık sorunu yaşamadı. Sağlığında olduğu gibi ölümünde de gazeteler ve televizyon kanalları ona yer verdiler. Dewey’in mezarı kütüphanenin giriş kapısının tam sağında bulunur ve mezar taşında “Ünlü kedi Dewey’in anısına: Daha fazla kitap okuyun” yazar.

Gerçek bir kedi hikayesini anlatan bu kitap kütüphane görevlileri Vicki Myron ve Bret Witter tarafından yazıldı ve Pegasus yayınlarından çıktı. Kitabın çevirisi Suna Develioğlu’na ait. 2008 Eylül ayında çıkan kitap, New York Times, Wall Street Journal ve Publisher’s Weekly’nin “En çok satanlar” listesine girdi. Kitaptan sonra Dewey’in hayat hikayesi sinemaya da taşınıyor. Vicki karakterini Meryl Steep’ın oynayacağı neredeyse kesinlik kazandı ama Dewey’i kim canlandırır, henüz belli değil.

Merak edenler için, Vicki Myron 2 sene matem tuttu. 19 yılını paylaştığı oğlunu kaybetmenin acısını, bu kitabı yazarak ve Dewey2i herkese anlatarak azalttı. 2008’de yol kenarında bir kamyonun altından kurtardığı yine Dewey’e benzeyen yeni bir yavru kediyi sahiplendi, adı Page Turner.