Biz Ne Adamlar Gördük ki Balık Hafızası ile Yaşarlardı...

    Yazan: Sis Etiket: »
    Beğeniler


    Önce balık hafızası nedir ne menem bir şeydir şöyle bir sözlükden eğlenceli bir şekilde tanımlayalım bence.

    -biliyor musun balıkların hafızası 3 saniyeymiş
    -kaç saniye?
    -ne saniyesi?..

    conceptual/contextual ( kavramsal/bağlamsal) ikilisinin consistency/integrity/dignity ( tutarlılık/ bütünlük/ saygınlık) üçlü kombinasyonuna sahip olmayan birçok insanın ızdırabı. bu ızdıraba sadece sahip olmakla yetinmeyenler, aynı lükse sahip olmamanın derin rahatsızlığından herhalde kaynaklanarak, kendilerinden bunu bekleyenlere de (bkz: eblehliğin verdiği düşünce çeşitliliği)ni kanaviçe gibi dokuyarak ısrarla sirayet ettirme temayülündedirler. yaşantıyı çok kolaylaştıran bir aksesuar olarak balık hafızası, ancak sahipdaşları arasında kullanılmalıdır ki, erişteyi kıskandıracak beyinlileri sazanlık mertebesine eriştirmesin..

    beyindeki reset tuşunun takılı kalması..

    Şimdi bir de seçici hafıza diye bir şey var. Bir de ona bakalım o neymiş. Kaynakça olarak Doğan Cüceloğlu tarafından yazılmış İnsan ve Davranışı adlı kitaba bakabilirsiniz. Basitçe şöyle anlatayım nedir. Beynimizdeki hafıza bölümünde yaşanılmış tüm olaylar, diyaloglar, yaşantılar belli bir kryptik düzenle kaydedilir. Genelde travma yaratan öğeler veya dolaylı travmaya sebep olmuş öğeler derinlere itilir. Hatırlanması için başka bir travma gerekebilmektedir. Hatırlama hafızayı kullanır. Hafıza da kendi sahibini travmalardan koruyabilme adına kendine zarar verebilecek anıları " ee bu pis bu kaka, sen bunu yapmadın " kriptosuyla derinlere iter. Olay anında tümüyle makul gelen bir davranış hafızanın soğuk ışığı altında bambaşka bir karaktere bürünebilir. İnsanların kendilerini tanımadan kaçmalarının bir yolu seçici hafıza alışkanlığıdır; kendi kendimize göstermek istediğimiz imajı güçlendirecek olayları hatırlamak ve onunla çelişen olayları hatırlamamak için elimizden geleni yaparız.

    Şimdiii gelelim yazı başlığı niye erkeklere hitaben. Çünkü biz kadın kısmısı birer kayıt makinesi olarak yaşarız sevgili okuyucu. Bunu çook üstün beyinsel yeteneklerimiz felan olduğundan yapmayız tabi. Kadın denen türün genlerinde yazılıdır bu. Yoksa annelerimiz nasıl bizler 40 yaşındayken hatırlar da yüzümüze çat diye söylerdi biz 3 yaşındayken hangi renk elbiselerinin üzerine kustuğumuzu vs. Kadın her şeyi hatırlar. İyi ya da kötü; kendi yaptığı yapmadığı; ama en başta kendine yapılanların bir tekini bile unutmaz. Kaçınız anne-babanızın kavgasında veya sevgiliniz / eşinizle olan kavgada bir an bile olsa " aaa ama sen de 7 sene önce kaynımgilin kayınçosunun oğlunun sünnet düğününde bana şöyle bir yan bakmıştın " benzeri abartılı hafıza belirtileri göstermediniz?

    Erkek türü ise balık hafızasıyla yaşar üzerine bir de tadı tuzu olsun diye allahına seçici bir hafızayla yaşar. Bir erkek kendi ettiği hakaretleri hatırlamaz ama siz ona yanılıp da " köpek " demişseniz " vayyy sen bana it dedin" diye çemkirir. Kendisinin baktığı göğüsleri, bacakları, hatta arkadaşı veya kankasıyla " abi şu bacaklara böyle yumulacaksın" muhabbetini hatırlamaz da eğer siz yanılıp bir gün herhangi bir yerde bir adamın güzel ve kaslı poposuna 30 saniyeden çok bakmışsanız bunu beynine nakşeder; ve gün gelir karşınıza " ee sen de erkeklerin g..tünü kesiyodun" söylemiyle çıkar. Lan senin baktığın poponun haddi hesabı sayılamadı deseniz de seçici hafızası devreye girmiş olduğundan bunları tümüyle red edecektir. Adına dost demeye kalkanlar vardır hayatımızda. Her kadın bu tuzağa düşer. Bir erkeği dost sanmak tuzağına. İşte bu sözde dost sanılan adamlar gün gelir karşınıza " hayatın tadına vardım, senin sorunlarına üzülüp zaman ayıramam" diyerek çıkar. Kendisinin dertli olduğu süreçte ise kaç gecenizi kaç saatinizi sadece onun sorunlarına ayırıp, dinlediğiniz, çözüm üretmeye çalıştığınız ise o erkeğin seçici hafızasına kurban gitmiştir.

    Bu balıklara eş ama seçici hafızayla yaşayan erkeklerin en tehlikeli türü ise aşık olunmuş ve bir yaşam paylaşılmış erkek türüdür. Kadın erini, erkeğini, eşini diğer kişilerden saklar. Kötü yanlarını ortaya koymaz, koymamaya çalışır. Hep kendi içinde ve o erkekle arasında bu kötü yanları çözüp halletmeye çalışır. Eskilerin deyişiyle kol kırılsa da yen içinde tutulur. Sonra gün gelir artık sorunlar aşılamaz hale gelir. Artık ciddi çözümler belki de ayrılmaya gidecek çözümler gerekmektedir. Kadın bir de bakar ki "lan bu adam aslında böyle böyle bi adam, bana bunları yaptı etti " dediyse de kimse ona inanmaz. Çünkü kadın o zamana kadar erini diğer kişilerin gözünde yüceltme uğruna kötü yanlarını hep kendine saklamıştır. Anne-baba-kayınvalide-yakın arkadaş vs kimse bilmez adamın içip sıçtığında yaptıklarını ya da nasıl zavallı durumlara düşebildiğini. Erkeğe özgü seçici hafıza da devrede olduğu için zamanla erkeğin kendisi bile inanır kadının dediklerinin hiç birini aslında kendisinin yapmadığına, kadının bir yalancı olduğuna; kendisinin sütten çıkma kaşık olduğuna.

    Sonuçta ortalık balık hafızalı-seçici hafızasıyla vicdanlarından kurtulmuş erkeklerle; kayıt makinesi olarak yaşadığı için günahı sevabıyla bir insan olarak yaşadığının farkında olup yaşadığı her an yaptığı kötülüklerin boyunduruğunda yaşayan kadınlarla dolu.

    Ben hiç bir zaman kimseye " ben çok iyi düzgün mükemmel bir insanım " demedim. Mükemmel olmaya nefes alan tek bir insanın bile yaklaşamayacağını bildim. Ama o vicdanını hafızalarına gömmüş insanların aksine ben hep yaptığım kötü şeylerle yaşamayı ve o davranışların sorumluluğunu almayı bildim. Geceleri uykusuz bıraktı belki beni o yaptıklarım. Mükemmeli oynamadım ama bana kalkıp da " ben düzgün insanım " demeye cüret edenlerin aslında ne olduğunu da bildim.

    Bu insani dünyamızda Alinin Ayşeyle yaşadığını Ahmet bilemez ama Ali ya da Ayşe Ahmete yaşananları tümüyle farklı anlatabilir. Tüm yaşanan neyse bilen bir insanoğlu vardır; o da yaşayanın kendisidir. He bi de varsa eğer yukarıdaki Allah bilir. İnsan da eğer vicdandan yoksunsa eğer iş Allaha kalır, o da başka bir platformda başka bir hayata kalır.

    Öptüm sizi balık hafızasıyla ve seçici anılarla yaşayan tüm insanlar. Benden uzak Allaha yakın yaşayın. Ne mutlu ki ben yaşadıklarım ve yaptıklarımın bilinciyle yaşayabilen bir insanım.

    5 Kişi Yorum Yapmış.

    1. Yazının muhatabı olmadığımı biliyorum ama iki satır yaziym dedim. Uzun uzun okudum. Çok güzel açıklamışsın insanoğlunun zaaflarını. Doğan Cüceloğlunun anlattığı geçici hafıza kaybını zaman zaman hepimiz yaşıyoruz. Aslında bu bir korunma mekanizması ve böyle kaçışlara dört elle sarılıyoruz yoksa sürmez yaşam. Hep aynı çamurdan bu yığın derken şair de bunu kastediyor sanırım.
      Neyse birilerinmi koruyor gibi görünmek de istemem senin vurgulamak istediğini genelleştirerek. Ay neyse ben kaçiym. Saçmaladım.

    2. Sis says:

      Blogger son iki gündür yaptığı tadilat sırasında girilen tüm yazıları uçurduğu için bu yazıyı yinelemek zorunda kaldım.

      Yorumlar uçtuğu için üzgünüm, ama valla blogger-google yaptı ben değil.

    3. evrim says:

      Boğazıma bir şey takıldı kaldı..

    4. su says:

      nasıl özlemişim yazılarını..hepsini bi solukta okudum.bitanesin sen,bilen bilir !

    5. Sis says:

      Asucum,
      Kimseyi korur gözükmezsin bir; ikinci de yazının muhatabı yoktu cidden.

      @Evrim,

      takılmasın boğazınai ya da kolay çıksın takıldığı yerden. bendeki bak kaç senedir talıdı paslandı orada.

      @£Şekom,

      Bu yazımı ben de sevdim valla.

    Siz de Yorum yapın